TOMAS MILIAN VE SPAGHETTİ WESTERNLERİ
“Keoma Rises” projesinde yer alacağı ilan edilen isimleri bir biri kaybediyoruz. Maalesef, Tomas Milian da gitti. Bir anma yazısı yazmasam olmazdı. Belki adını bile duymayan çoktur ama Milian, benim için çok önemli bir aktör. Aslında İtalyan usulü western tarihi için de…
Birçokları onu İtalyan zanneder ama usta aktör aslen Kübalıdır. Tomás Quintín Rodríguez Milián adıyla Havana’da doğar (Yazının geri kalanında, “Tomas Milian” şeklinde anıyor olacağım). Yıl 1933. Babası Başkan Gerardo Machado yanlısı Kübalı bir generaldir. Machado iktidarı devrilince babası tutuklanır ve hapsi boylar. Babası daha sonra salıverilir ama mesleki hakların tamamından ve (oy kullanma, ülke dışına çıkma vb.) birçok sosyal haktan mahrum edilir, dayanamaz ve 1946 yılında intihar eder. Hem de küçük Tomas’ın gözleri önünde!
Milian ailesi 1957 yılında Amerika’ya göç eder. Hiçbir kaynakta bu zamanlamaya dikkat çekilmiyor ama biz söyleyelim, yıl çok kritik çünkü, bu devrimci ayaklanma sırasında ülkeyi terk ettikleri anlamına geliyor. Yani Milian’ın ailesi Castrocu değil. Haliyle, solcu falan da değil. Hatta düpedüz muhalif. O nedenle, onun sinemada canlandırdığı sol kimlikli karakterleri ya da gariban köylüleri onun (ve ailesinin) “solcu” geçmişiyle irtibatlandırmaya çalışanlar büyük bir garabete imza atıyorlar, onu belirteyim. Tomas Milian solcu falan değildi. Ailesi hiç değildi. Milian, karakterlerini de o şekilde yorumlamamış (devrim soslu Corbucci filmleri de dahil) ve çeşitli defalar farklı platformlarda bunu belirtmek ihtiyacı gütmüştür. Özellikle de, Andy Garcia’nın çektiği “The Lost City” (Kayıp Şehir, 2005) filminden sonra verdiği röportajlarda. Tamam, Cuchillo ve Tepepa karakterlerini o şekilde okumak mümkün ama bunu Milian’ın gerçek hayattaki politik çizgisiyle örtüştürmeye çalışmak yanlış. Bunu not düşelim.
Amerikan vatandaşlığına geçen Milian, New York’daki o meşhur Actor’s Studio’da Lee Strasberg’den metot oyunculuğu eğitimi alır. Kısa sürede dikkatleri üstüne çeker. İlk filmi, Mauro Bolognini’nin, Pier Paolo Pasolini’nin kısa romanından uyarladığı “La notte brava” (The Big Night, 1959) olur. Bolognini kendisini, sıradaki filmi “Il bell'Antonio”da (Acı Nikah, 1960) da görmek ister. Marcello Mastroianni ve Claudia Cardinale ile aynı filmde yer alınca ülke çapında meşhur olur. İtalyan sinemasının onu bırakmaya niyeti yoktur. Peş peşe sağlam filmlerde oynar: “L'imprevisto” (1961), “Laura nuda” (1961), “Un giorno da leoni” (1961), “Giorno per giorno disperatamente” (1961), “Boccaccio 70” (1962) ve “Le soldatesse” (1965) gibi.
Ama bizim onu tanımamıza vesile olan asıl filmler İtalyan usulü kovboy filmleri, nam-ı diğer spaghetti/spagetti westernler olur.
1966 yılında “The Bounty Killer” (El precio de un hombre, 1966) ile westernlere bir giriş yapar. Akabinde Lee Van Cleef ile karşılıklı oynadığı, ülkemizde “Kolorado” adıyla bilinen “The Big Gundown” (1966) gelir. Efsane başlamıştır.
Şimdi sizlere Tomas Milian’ın oynadığı bir düzineyi aşkın spagetti westernden kısa bir seçki yapacağım. Bunlar, izlediğim ve beğendiğim westernler olacak. İzlemeyenlere tavsiye ederim. Bu sitede hepsi hakkında ayrı ayrı incelemeler yayınlıyor olacağım. Hadi başlayalım.
THE BOUNTY KILLER (1966)
“The Bounty Killer” (El precio de un hombre, 1966), Milian’ın ilk spagetti westerni. Jose Gomez rolü, Tomas Milian’ın daha sonra oynayacağı sayısız kanun kaçağı rolünün adeta bir prototipi. At arabasındaki halini ya da uğradıkları yerde elleri kelepçeli yemek yerkenki halini unutmak mümkün değil. Milian, Gomez rolünde sıkı bir iş çıkartıyor. Bir teorim var burada paylaşayım, eğer bu filmde, Gomez’in peşindeki kelle avcısı Luke Chilson rolünü Richard Wyler’dan çok daha sağlam biri oynasaydı, bu film de “The Big Gundown” kadar olmasa da, çok meşhur olurdu. Hele açılış sahnesinde kendisine ateş edilirken hiç kımıldaman duruşu falan. Ayrıca Mario Brega’ya da dikkat. Bu sefer çok farklı bir rolde karşınıza çıkıyor.
THE BIG GUNDOWN (1966)
Şahsi kanaatimce, “The Big Gundown” (La resa dei conti, 1966) sadece spagetti western tarihinin değil, sinema tarihinin de en sağlam filmlerinden biri. Bir western şaheseri. Tabii, burada, özellikle uzun versiyonda, Cuchillo karakterini unutulmaz kılan Tomas Milian’ın payı büyük. Lee Van Cleef zaten olağanüstü. “The Big Gundown”ın ilginç bir özelliği de şudur. Bu filmden bir spin-off çıktı ama Jonathan Corbett’i değil, Cuchillo (bıçak) lakaplı Manuel Sanchez’i anlattı. Bu, Tomas Milian’ın kalplerde (ve tabii ki gişede) taht kurduğunun önemli bir kanıtı olsa gerek. Sitemizde, “The Big Gundown” ile ilgili kapsamlı bir analiz de yayınladım. Kaçırılmaması gereken bir film. Başyapıt!
DJANGO KILL! IF YOU LIVE, SHOOT! (1967)
Bizde “Altın Kurşun” adıyla oynayan bu filmin, yani “Se sei vivo spara”nın (1967) Django’yla hiçbir ilgisi yok. “Django Kill!” adıyla gösterime girmiş olduğuna bakmayın. Klasik bir ticari sinema tuzağı, oysa hikaye bambaşka. Gore Verbinski’nin “The Lone Ranger” (Maskeli Süvari, 2013) filmini izlediniz mi? Onun uyarlandığı 1949 tarihli (ve aynı adlı) diziyle John Boorman’ın “Point Blank”i (Dönüşü Olmayan Yol, 1967) arasında teorik açıdan bir benzerlik vardır. Bu da, ana kahramanın çoktan ölmüş olduğu olasılığıdır. Giulio Questi de ilk filminde bu sulara girer. Filmi, türün diğer tüm yapımlarından ayıran en önemli özellik de budur.
FACE TO FACE (1967)
Lafı gevelemeye gerek yok. Bence bütün Sollima westernleri başyapıttır. Üçünde de Milian oynar. “Face to Face” (Faccia a faccia, 1967) politik bir taşlama. Milian’a ilaveten, Gian Maria Volontè ve William Berger de var. Filmi, Volontè sürüklüyor. Müzikler Ennio Morricone’den. Ama dikkat çekici olan Sollima’nın Donati ile birlikte yazdığı hikaye.
RUN, MAN, RUN (1968)
Ülkemizde “Serseriler Kralı” olarak bilinen “Run, Man, Run” (Corri uomo corri, 1968), “The Big Gundown”ın kanlı devam filmi. Bu sefer, Cuchillo başrolde. Milian’ın Sollima ile birlikte çektiği üçüncü ve son western. İlk filminde, ufak hırsızlıklar yapan ama büyük umutlarıyla seyircisini büyüleyen Meksikalı köylü rolüne cuk oturan Tomas Milian, tadına doyum olmaz bir performans daha sergiliyor. Donald O’Brien başta olmak üzere yan roller adeta dökülüyor, bunu itiraf edeyim. Ama iyi ki, bu film çekilmiş dedirten yine Milian. Zira, filmi tek başına sırtlıyor.
TEPEPA (1969)
Tepepa, Cuchillo’nun etkisiyle çekildiğini düşündüğüm bir film. Bu defa Milian’a Meksikalı gerilla lideri Tepepa rolü düşüyor. Baş düşmanı ise polis şefi, Cascorro. Belki inanmayacaksınız ama, Cascorro’yu oynayan kişi, (Milian’ın idollerinden biri olan) koskoca Orson Welles! Bu, üstadın, ilk ve tek spagetti westerni. Film, finaline doğru dramatik bir hâl alıyor ve ameliyat sahnesinden sonra iş ciddiye biniyor. Set o kadar gerginmiş ki, naifliği ile tanınan Welles, “Tepepa”daki rol arkadaşı Milian’a “pis bir Kübalı”, demiş. Bu gerginliğin filme yaradığını not etmekle yetineyim.
COMPANEROS (1970)
Orijinal adıyla, “Vamos a matar, compañeros” (1970) birinci sınıf bir devrim taşlaması. Yönetmen Sergio Corbucci. Milian’a ilaveten Franco Nero, Jack Palance ve Fernando Rey var. Fena halde matrak senaryosu, güçlü oyunculuklar ve teknik açıdan stilize bir çalışmayla taçlandırılıyor. Benim, hakkında yazdığım ilk Tomas Milian filmi budur. Bilhassa, Jack Palance’ın eksantrik karakteri unutulacak gibi değil. Müziklerin Ennio Morricone’ye ait olduğunu bilmem söylememe gerek var mı?
THE WHITE, THE YELLOW, AND THE BLACK (SHOOT FIRST... ASK QUESTIONS LATER, 1975)
Ülkemizde “Üç Şeytan Adam” adıyla oynayan “The White, the Yellow, and the Black” (Il bianco il giallo il nero, 1975), “Trinity Sonrası Dönem”in ruhuna uygun olarak bolca komedi unsuru içeriyor, özellikle de Sakura rolündeki Milian atıyla, makyajıyla ve tuhaf dublajıyla akılda kalıcı bir iş ortaya koyuyor. Ama filmin asıl kozu, kadrosu. Giuliano Gemma, Tomas Milian ve Eli Wallach üçlüsü ilk ve son kez bir arada. Müzikler de Guido De Angelis ve Maurizio De Angelis’den. Yönetmen ise Sergio Corbucci. Daha ne olsun?
Yazan : Ertan Tunç
Not:
Sitemizde daha önce yayınlanmış Tomas Milian filmleri incelemeri için buraya tıklayınız.
Sinematik Mafia'da yeralan Tomas Milian filmleri incelemeleri için buraya tıklayınız.
TOMAS MILIAN (1933 - 2017) ANISINA:
KAYNAKLAR
Grant, Kevin. “ANY GUN CAN PLAY: THE ESSENTIAL GUIDE TO EUROWESTERNS”, 2011. Fab Press, İngiltere.