19 Ağustos 2007 Pazar

VAHŞi DOĞU : YOJIMBO vs. A FISTFUL OF DOLLARS


Bir 19.yy Hikayesi ...

Avrupa sinemasının klasikleşen ve SPAGHETTI adıyla anılabilen tek akımı Italyan ürünü westernlerdir.

Herhangi bir filmin Amerika ile kıyaslandığında Avrupada çok daha düşük bütçelerle çekilebilmesi kıtalararasındaki mesafeyi beyazperde üzerinde yok etmiştir. Avrupada çekilen ilk western filmlerinde Almanya'nın katkıları gözardı edilmesede varolan türü yepyeni bir makyajla tüm dünyanın beğenisini kazanan haline ulaştıranlar Italyanlar olmuştur. Bu makyajın en önemli öğelerinden biriside bu filmlerde rol alan Amerikalı oyunculardır. Ilerleyen dönemde kendi ülkelerinde Westerner olarak anılmalarını sağlayan pek çok filmden daha çok başarılı olan bu filmlerde yer alan Amerikalı oyuncular ....

Çocukluk yıllarına dayanan western aşkını sinemada ölümsüzleştirme şansına sahip olan büyük usta Sergio Leone'nin türün ilk çıkışı sayılan A FISTFUL OF DOLLARS(1964)'ı bir diğer büyük usta Akira Kurosawa'nın YOJIMBO(1961)'sunun yeniden çevrimidir. Kurosawa filmleri kendi döneminin batıdaki en yetenekli dostu olarak kabul ettiği John Sturges'e yeniden çevriminde cömertçe yardımda bulunduğu SEVEN SAMURAI'den ilerleyen yıllarda STAR WARS'a kadar sürecek esinlenmelere kadar westerne direkt olarak uygulanan yada tarzın içerisine yedirilen batılı ürünlere ilham kaynağı olmuştur.


COOL SAMURAY ve RONIN KOVBOY

YOJIMBO, 19.yy Japonyasının bir Vahsi Doğu hikayesidir. Spaghettiler Vahsi Batıyla kıyaslandıklarında coğrafya gereği ne kadar doğuda iseler, YOJIMBO'da spaghettiler açısından o ölçüde doğudadır. Filmin dayandığı hikaye 19.yy Japonyasında Kıvrak zekası ve kılıcından başka hayatta hiçbir şeye güvenmeyen bir ronin'in ipek ve saki tüccarlarının kıyasıya mücadelesi altında ki bir kasabaya gelmesi ve mekanı tüm kötülerden arındırmasıdır. Kurosawa, temelinde Dashiell Hammett'in RED HARVEST romanını esas almış, vahşi batıda geçen hikayeyi önce Japonlaştırmış ardından tüm dünyanın anlayacağı biçimde beyaz perdeye yansıtmıştır.

Yojimbo spaghetti westernlerde olduğu gibi bir anti kahramandır, ana türün karakteristiği olan kötüler ve daha az kötülerin içinde kendine bir yer edinir. Bu çeşit hikayelerde özellikle dikkate alınması gereken nokta yaşlı insanların film boyunca sürekli birilerinin öldüğü ortamda canlı kalıp olup biten herşeyi buruk bir bilgelik içerisinde dile getirmeleridir. Leone'nin ilk üçlemesi olan Adsız Adam / Dolar Üçlemesi'nde de Eastwood mutlaka bir "Oldman" (Ihtiyar) ile diyaloğa geçmektedir.


EL YOJIMBO

Japon ve İtalyanların halka bakış açısında ki fark ise toplumu birer sınıf ve çekirdek aile olarak ele almakta ortaya çıkar;

Yojimbo'nun fakir köylü çocuklarının bir ömür boyu yulaf lapası yemek istemeyip haydut olmaları bir toplumsal refah ve az gelişmişliğe karşı mesaj niteliği taşımaktadır. Leone'nin haydut reisinin kapatması haline gelen Marisol'unun gözleri yaşlı oğlu ve Baxter ailesinin gerçek yöneticisi olan Hanımağası ise aile kurumunun yüceliğini işaret etmektedir.


Meksikalı ve Japon kötü adamları karşılaştırdığımızda ise Leone'nin imzası haline gelen renkli göz ve kötülük birlikteliği göze çarpmaktadır. Kurosawa ipsiz, kopuk, kimi zaman Mangalardan gerçeğe fırlamış birer kötü adam tipinin temsilciliğini sürdürürken, Leone kötülere özellikle ruh ve duygu kazandırmaya çalışmıştır.Filmin baş kötüsü Ramon Rojo rolündeki Gian Maria Volonte, Leone'nin bu özelliğini üçlemenin ikinci film FOR A FEW DOLLARS MORE'un El Indio'su ile zirveye taşımıştır.

A FISTFUL OF DOLLARS çekilene kadar Westernlerde ki kötü Meksikalı'nın Amerikan ordusundan küçük bir birliği mitralyöz ile "temizlerken" sırıtması, Amerikan soyadlı bir aileyi anne dahil olmak üzere tüm fertleriyle "temizlerken" kahkahalar atması seyircinin tasvir edemeyeceği bir durumdu. Sombrerosunun altında siestasını yapan "tembel" Meksikalı bir anda şeytani kahkahalar, toz ve kanter içerisinde bir ölüm makinesi halini almıştı. Nitekim Leone bu formülün tuttuğunu anladığında üçlemesinin ikinci filmini "Karizmatik" kötü adamlar çetesine dönüştürmüştü. Volonte, Mario Brega, Luigi Pistilli, Panos Papadopulos, Klaus Kinski ve diğer büyük Spaghetti emektarları da FOR A FEW DOLLARS ile kendi dönemlerinin "Gang"lerine dönüşmüşlerdi.
YOJIMBO ve IL YOJIMBO

Sergio Leone kendisine yöneltilen "Neden Eastwood?" sorusuna verdiği cevapla ilk üçlemenin Eastwood tarafından da yıllar sonra neden "Sabun Köpüğü" olarak tanımlandığını açıklamaktadır;

"Michalangelo kayaya baktığında Musa'yı gördü ben Clint'e baktığımda kayayı gördüm."


Eastwood'un Unforgiven'i çekene kadar canlandırdığı tüm kovboy karakterlerinde (Kaçak filmi hariç) Leone'li ilk filmin kahramanından esinlenmeler mevcuttur. Formül gayet basittir: Nerden geldiği genellikle bilinmeyen, az konuşan, sert bakan, silahı hızlı ve bileği güçlü bir "COOL" adam.

"COOL" bir kahraman olmanın bir numaralı koşulu önünde yüzlerce insan öldürülse dahi soğukkanlılığı elden bırakmamaktır. Toshiro Mifune ve Clint Eastwood bu konuda karşılaştırıldıklarında Mifune 1947 yılında başlayan ve 1950 yılında RASHOMON ile tüm dünyada yıldız olarak tanınmasını sağlayan tarzıyla bir adım öndedir. Kurosawa'da bu karaktere hizmet ederek filmin açılışında ki tirad bölümünde karakterin sırtından Japonyanın bayırlarında ki karizmatik yürüyüşün tadını çıkararak seyirciye sunmuştur.

Eastwood'un ağzından düşmediği yarım ve genellikle sönük purosuna karşılık Mifune odun kıymığı çiğnemektedir. Eastwood'un kimi zaman tükürmesi ise Mifune'de omuz silkme ve bazen kaşınma olarak karşılık bulmaktadır.


İŞKENCE SERAMONILERI

Yojimbo'da Spaghettilerin vazgeçilmez unsuru olan stres, dayak ve işkence birlikteliği konunun bütünlüğü içerisinde zamanına göre biraz aykırı bir dozda kullanılmıştır. Bu hafif derecede ki aşırı doz Leone'nin anlayışında bir çeşit Altın Vuruş'a dönüşmüştür. Eastwood'un Rojolarca dövülürken ellerinde sigara söndürülmesinden toplu katliamlara değin uzanan bu dehşet yelpazesi izleyicilerin beyninde kötü adam ve kadın konularında ki şaşkınlıklara son darbeyi indirmiştir.


Şaşkınlık, aykırılığa duyulan özlem, insanların bilinçaltında ki serseriyi, zengin olma açlığını sonsuz özgürlük içinde veren Italyan tarzı kısa bir süre içerisinde ilk kez dünya sahnesine çıktığında ne ile karşılaşacağını bilememenin getirdiği "Uydurma Isimler" kaygısınıda yenecektir. Bob Robertson(Sergio Leone), Don Savio(Ennio Morricone), John Wells(Gian Maria Volonte) olarak lanse edilen yakıştırma adlar kısa süre içerisinde asılları ile yerlerini değiştirmişlerdir.




Akira Kurosawa'nın RASHOMON ile beraber başladığı batılı izleyiciye hitap eden filmlerinin ayrılmaz bir parçası olan müzikler konusunda Masaru Sato YOJIMBO için başarılı besteler üretmiştir. Leone'nin tüm filmlerini güvenerek teslim ettiği çocukluk arkadaşı Ennio Morricone dünya üzerinde ki hemen her sinema türü içerisinde tartışmasız başarısının ilk meyvelerini Leone'nin ilk üçlemesinde yaratmıştır. FISFULL OF DOLLARS dünya sinemasına yepyeni bir yıldız olarak Eastwood'u, yepyeni bir yönetmen olarak Leone'yi, geleceği parlak bir besteci olarak Morricone'yi armağan etmiştir. Bu denklemin dördüncü ve sinema meraklılarınca bilinen koyu renkli çizgisini ise "Gerçek Kötü" Gian Maria Volonte oluşturmuştur.


Aradan geçen yarım asıra yakın süre içerisinde YOJIMBO yönetmeninin etkisiyle beraber "Eleştirmenler Koleksiyonu" içerisinde yeralan bir ürün olurken Leone'nin dolar üçlemesi her yeni teknolojiyle beraber yeniden basımı ilk gerçekleştirilen ürünlerden olmuştur. VHS, Laser Disc, VCD, DVD derken Blue Ray'i selamladığımız günlerde elbette ilk üç Leone filmini bu edisyonda da görmek şaşkınlık yaratmayacaktır.
Kurosawa sinemadaki dehasıyla her zaman için daha elit bir bakış açısı ve sanki eleştirmenlere mal edilmiş bir sinemanın temsilcisi olmuşken Leone küçükten büyüğe her insanın zevkle izleyebileceği "Sabun Köpükleri"(??) nin dehası olmuştur. Sonuç olarak eleştirmenlerin DVD kuruluşu Criterion Collection, Kurosawa filmlerini temiz edisyonlar ve doyurucu sunumlarla tekrar izleyici ile buluştururken, MGM değişen teknolojiyle beraber garantili para kaynaklarından biri olarak Leone filmlerini defalarca basmaya devam etmektedir.

Türk Sinemasında'da Metin Erksan, Yılmaz Güney gibi sinema insanları Kurosawa çizgisinden esinlenirken Çetin Inanç, Natuk Baytan gibi imza ustası yönetmenlerimizde kendi Leone tarzlarını yansıtmışlardır biz sinemaseverlere. Bir tarafa sürekli yüklenip diğerini yüceltmektense her iki taraftanda sonsuz seyir keyfi almaya çalışmak daha faydalıdır.

Spaghetti gelecek zaman dilimine şüphesiz imzasını koyacak bir tarz halini alacaktır. Ancak bu hamurun yoğrulup bir bakışta Spaghetti olarak çağrılabilecek ürünlerin ortaya çıkışı için biraz daha zamana ihtiyaç vardır. FOR A FEW DOLLARS MORE, FISTFULL OF DOLLARS'a kıyaslandığında ne kadar daha Spaghetti duruyorsa Sergio Corbucci'nin COMPANIEROS'u hepsinden daha Spaghetti bir alternatif olarak yerini alacaktır.

Ne yazıkki verimli dönemlerin ardından gelen durgunluk ve kendini tekrar olgusunun acımasızlığına da mahkum kalarak ...


Yojimbo Orjinal Fragmanı :




Yazan : Gökay GELGEC - Yojimbooo

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Ellerine sağlık Gökaycım yine dinamit etkisi yaptın üzerimde vallahi! :))
Saygılar,hörmetler
Nurdan

metin Demirhan dedi ki...

Muhteşem olmuş... Ellerinize, gözlerinize sağlık...
Sevgilerimle... Dikkatle izlicem tıpkı Sinematik gibi... :)

Sinematik dedi ki...

Bence konuya cok iyi bir noktadan giriş oldu. Bazı insanlar 7 samuray ve spaghetti iliskisini sevmez, sergio leone superdir ama diger spaghettiler adamdan sayılmaz.

Genede bazı Dean Martinli westernlerede yer vermek isterim gölümden gecen o ama o durum makarnayı ketçupla yemek oluyor ve Spaghettiyi ketcupla yiyenlere Italyada iyi gözle bakmazlar....


sabata abimizi bekliyoruz :)

Utku